Global Times
75. Dünya Sağlık Asamblesi (DSA) 22-28 Mayıs tarihlerinde İsviçre'nin Cenevre kentinde toplanacak. DSA’dan günler önce bazı kişiler ortalığı karıştırmaya başladı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) hukuk yetkilisi Steven Solomon pazartesi günü 13 üye ülkenin Taiwan Adası’nı DSA’ya davet edilmesi konusunun görüşülmesi için önerge sunduğunu söyledi. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve liderliğindeki G7’de konuyla ilgili yaygara kopardı. Bu Taiwan Adası lideri Tsai Ing-wen yönetiminin DSA’dan faydalanmak için altıncı kes girişimde bulunması ve kesinlikle böyle yapmakla kendisini altıncı kez aşağılamış olacak.
DSÖ, üye olmak için egemenliğin gerektiği bir Birleşmiş Milletler (BM) özel kurumudur. Taiwan Adası, Çin’in bir parçası olarak açıkça buna uygun değildir. Taiwanlı yurttaşlarımızın sağlığına büyük önem veren Çin merkezi hükümeti bölgenin “Tek Çin” ilkesine uyma ön koşulu ile küresel sağlık olaylarına bölgenin katılması için uygun düzenlemeler yaptı. 2009’dan 2016’ya kadar ada 8 yıl arka arkaya gözlemci olarak “Çin Taipeisi” adıyla DSA’ya davet edildi. Bu “Tek Çin” ilkesini somutlaştıran 1992 Uzlaşmasına karşılıklı uyma temelinde Boğazların iki yakası arasındaki danışmalarla yapılan özel bir düzenlemeydi. Ama DPP yönetimi iktidara geldiğinden bu yana 1992 Uzlaşması’nı tanımayı reddettikten sonra, DSA’ya kabul edilme biletini yırttı.
WASHINGTON’IN ÇİN’E SORUN YARATMA ÇABASI
ABD son yıllarda bir kez daha konuyla ilgilendi ve bazı zamanlarda Demokratik İlerleme Partisi (DPP) yetkililerine destek verdi. ABD Başkanı Joe Biden geçen hafta resmen Taiwan'ın DSÖ’de gözlemci statüsü kazanmasına yardım edecek bir yasayı imzaladı. Washington özel DSA vesilesiyle “Tek Çin” ilkesini zayıflatma girişimi içinde DPP’yi DSA’ya kakalamak istiyor. Ama bu hiçbir şekilde Taiwan halkının sağlık sorunlarını dikkate almayı bir yana bırakın, DPP'ye gerçekten yardım etmeye çalışmak anlamına gelmiyor. ABD sadece konuyu en büyük rakibine Çin’e sorun yaratmak için kullanmak istiyor. Bunun DSA’ya sorun yaratıp yaratmayacağını Washington umursamıyor. ABD'nin DSÖ’ye karşı hiç saygı göstermeyen faydacı tutumu Covid-19 salgının başlamasından sonra gözler önüne gerildi. Trump yönetimi sırasında ABD salgına karşı mücadelesinde başarısız olduktan sonra, ilk olarak DSÖ’ne üyelik aidatını ödemeyi reddedip ardından öylece DSÖ’den ayrılarak DSÖ bile dâhil herkesi suçlamaya başladı.
Biden yönetimi iktidara geldikten sonra ABD, DSÖ’ne dönse bile DSÖ’nün bağımsızlığını artırmayı öngören reform planına muhalefette liderliği üstlendi. ABD DSÖ’nün altını oyuyordu ve şimdi de Taiwan sorununu DSA’da bir komedi oynamak için kullanıyor. Ama ABD uluslararası toplumu temsil edemez ve sadece kendini temsil eder. DSÖ'nün 194 üyesinin büyük çoğunluğu “Tek Çin” ilkesini destekliyor. ABD, Taiwan’la ilgili yasaların başarısızlığa mahkûm olduğunu biliyor, dolayısıyla kirli işi Taiwan'ın müttefiki olan 13 ülkeye devretti. DPP yönetimi de bunu çok iyi biliyor ama hâlâ “dostlar” satın almak ve şovla iş birliği yapmak için ABD'ye sadakatini göstermek için, çok büyük maliyetle küçük bir uluslararası temsil peşinde, çok kaynak harcıyor. DPP yönetimi her zaman maliyetine bakmaksızın siyasetle oynadı. Bu Taiwan Adası’ndaki insanların zor kazanılan parasıdır ama o buna önem vermiyor.
ABD salgınla mücadelede başarısız olan dünyadaki birinci ülkedir. Taiwan’daki vaka sayıları da artıyor ve birçok gün peş peşe tek bir günde 60 binden fazla vaka tespit edildi. Salgınla mücadelede kötü performans gösteren bu ikili için DSA’yı bir siyasi şov yeri olarak kullanmak ahlaki olarak utandırıcıdır. Herhangi bir davet mektubu almamasına rağmen, DPP yönetimi gündeme gelmek için Cenevre’ye bir heyet göndereceklerini iddia etti. Ancak şu bir gerçek ki, önceki yıllarda olduğu gibi hiçbir destek görmeyecekler.