ABD-Çin ilişkileri önümüzdeki birkaç hafta içinde önemli bir geri çekilme yaşarsa, suçlanacak tek bir kişi olacaktır: ABD Başkanı Joe Biden ya da bir taraf: Amerika Birleşik Devletleri.
Başkan 9 Ağustos'ta ulusal acil durum ilan ederek (bu konuda herhangi bir ince hesap yok) ABD şirketlerinin uluslararası alanda yapabilecekleri bazı yatırımları kısıtlayacak bir kararname yayınladı. Başkan her ne kadar yerel ve uluslararası kamuoyunun bu açıklamanın gerçekten tüm dünyayı kapsadığını düşünmesini istese de, adı geçen tek 'endişe verici ülkenin' Çin olduğunu unutmayın. Yarı iletkenler ve diğer mikroelektronik, kuantum bilgi teknolojileri ve yapay zeka ile ilgili yatırımlara daha da fazla kısıtlama getirilecek. Açıkça ifade etmek gerekirse, Başkan emrinin Çin'in ordusunu daha da geliştirme kabiliyetini durduracağına ya da en azından yavaşlatacağına inanıyor. Beyaz Saray ve Savunma Bakanlığı'nın Çin'den gelebilecek olası bir askeri tehdit karşısında ' çılgına döndükleri' konusunda kimsenin şüphesi olmasın. Bu 'çıldırma kelimesi' Politico dergisinin yakın tarihli bir haberinin başlığında yer alıyor.
2023'te savunma için 800 milyar dolardan fazla harcayacak olan bir ülkenin, ülkeyi gerçekten korumak ve müttefiklerini desteklemek için neye ihtiyaç duyulduğunu bulamaması ne kadar ironik. Bu nedenle, Başkan'ın 'ulusal acil durum 'unun aslında ABD ordusunun yetersiz olduğunu kabul edip etmediğini ve Başkan'ın gelecek yılki seçimler öncesinde bu yüzden Cumhuriyetçiler tarafından suçlanacağını bilip bilmediğini sormak yerinde olacaktır. Zaten zaman zaman fiziksel olarak zayıf göründüğü için eleştirilen Biden'ın Çin'e karşı zayıf olarak etiketleneceği algısı, 2024'te Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı kim olursa olsun onun için bir hareket noktası haline gelebilir. Belki de 'ulusal acil durum' gerçekten de 'Biden'ın acil durumu 'dur?
EMİR YÜRÜRLÜĞE HEMEN GİRMEYECEK
Beyaz Saray'dan gelen tek iyi haber, emrin hemen yürürlüğe girmeyecek olması. Önümüzdeki 45 gün boyunca Biden yönetimi, kesin kısıtlamaları belirlemeden önce çeşitli paydaşlardan katkı isteyecek. Yine de ABD'deki şiddetli Çin karşıtı iklim, finansal karlılıklarını korumak isteyen şirketlerin, durumlarını ortaya koyarken önemli engellerle karşılaşacakları anlamına geliyor.
Bununla birlikte, Biden'ın kabinesinin en az iki üyesi ihtiyatlı olunması yönünde telkinde bulunacaktır. Bunlardan biri ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo. Daha geçen ay, ABD'nin kutsal saydığı Çin ile serbest ticareti sınırlandırmaya yönelik herhangi bir çabanın, 'Amerikan şirketlerinin gelirlerini engelleyecek ve Çin'in ürünleri başka bir yerden almasına yol açacak kadar geniş bir sınırlama' olması halinde olumsuz yansımaları olacağını söyledi. Ardından, Çin'in ABD'yi ele geçirmeye çalıştığında ısrar eden seçilmiş ve atanmış siyasi yetkililerle dolu bir odada sürekli olarak olgun davranmaya çalışan ABD Hazine Bakanı Janet Yellen'in söyleyecek bir şeyleri olmalı. Temmuz ayında Beijing'e yaptığı ziyaret sırasında söylediklerini aklınızda bulundurun: 'Dünyanın her iki ülkenin de gelişmesi için yeterince büyük olduğuna inanıyoruz. Her iki ülkenin de bu ilişkiyi sorumlu bir şekilde yönetme yükümlülüğü var: birlikte yaşamanın ve küresel refahı paylaşmanın bir yolunu bulmak.'
Tabii ki, yürütme emrinin 'her iki ülkenin de gelişmesini' istemekle nasıl bağdaştırılabileceğini açıklamak zorunda kalacak olan patronu olacaktır. Üstelik Beyaz Saray'ın Çin'in bundan zarar görmesinden başka bir çıkarı olduğuna inanmak da giderek zorlaşıyor.
Yürütme emri, Biden yönetiminin sık sık Kongre'nin de katılımıyla Çin'e zarar vermek için sarf ettiği pek çok çabadan biri. Bir yıl önce yürürlüğe giren CHIPS ve Bilim Yasası belki de en tanınmış yasama çabasıdır. Beyaz Saray, yasanın Amerika'da istihdam yaratacağını, küresel tedarik zincirlerinin güçlendirilmesini sağlayacağını ve – işte geliyor – 'Çin'e karşı koyacağını' savunuyor. Washington Post, Başkan tarafından ortaya atılan bir iddiayı – CHIPS ve Bilim Yasası sayesinde bir milyon yapım işinin yaratılacağı – inceledi ve bunu 'sahte' olarak nitelendirdi. Medyanın Beyaz Saray'ın iddialarını mercek altına almaya devam edeceği umulabilir. Amerika'nın Çin ile ilişkileri geçtiğimiz haftalarda ilerleme kaydetmişti. Çok sayıda Amerikalı yetkilinin ziyaretleri iki ülke arasındaki anlaşmazlıkları çözmedi ama konuşmaya ihtiyaç olduğunu gösterdi. Biden'ın kararnamesi bu ivmeyi durdurabilir.