Çin‘e yapılan ihracat bu yılın ilk yarısında Almanya'nın toplam ihracatının yüzde 6,2'sini oluşturarak 2016'dan bu yana en düşük paya sahip oldu. Bazıları bu durumu Çin ekonomisinin zayıflamasına bağlıyor ve bunun Almanya'dan yapılan ihracata olan talebi azalttığını söylüyor. Diğerleri ise aksini öne sürüyor. Onlara göre Çin, daha önce Almanya'dan satın aldığı malları giderek daha fazla üretebiliyor ve bu da Almanya'nın ihracatını olumsuz etkiliyor. Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü'nden ticaret uzmanı Vincent Stamer'in de belirttiği gibi, Çin teknoloji basamaklarını tırmanıyor ve artan teknolojik ilerlemesiyle, ülke katma değerin artan bir yüzdesini kendisi yaratabiliyor.
Almanya'da pek çok kişinin Çin'den gelen zayıf talebin Alman imalat sektörü üzerinde güçlü bir etkisi olduğundan endişe etmesi, Çin'in teknolojik atılımıyla birlikte ticari ilişkilerin son yirmi yılda nasıl yapısal bir değişim geçirdiğine dair çok şey anlatıyor. Ancak buna rağmen gerçek değişmemiştir. Çin, büyük bir endüstriyel üretim ülkesi ve küresel endüstri ve tedarik zincirlerinin önemli bir halkası olarak dünya ile giderek daha bağlantılı hale gelmeye devam ediyor. Örneğin Çin, bazı kritik hammaddeler ve güneş panelleri ihracatı olmaksızın mümkün olamayacak olan küresel enerji dönüşümünün belkemiğini oluşturuyor.
ÇİN'İN YÜKSELEŞİNİ KENDİLERİ İÇİN TEHDİT GÖRÜYORLAR
Dünya ekonomisinin gelişimini engelleyen şey, bazı Batılı ülkelerin bazı alanlardaki kilit teknolojilerin ihracatı üzerinde kurdukları baskıdır. Bu ülkeler Çin'in yükselişinin kendi kalkınmaları için bir tehdit oluşturduğundan korktukları için böyle bir yaklaşım Çin ekonomisinin, özellikle de Çin'in imalat sanayisinin gelişimini yavaşlatmayı amaçlamaktadır. Kilit teknolojilerin ihracatına getirilen kısıtlamalar şüphesiz Çin'in imalat sanayisi için işleri zorlaştıracaktır, ancak ülke imalat sanayisinin yenilenmesi için acilen ihtiyaç duyulan bu teknolojilerin geliştirilmesinde atılımlar yapmak için çabalamaktadır. Buna karşın bahsi geçen atılımlar yapıldıktan sonra bile ülke kendini dünyanın geri kalanından soyutlamayacaktır. Çin, gelişmiş ülkelerden öğreneceği çok şey olduğunu biliyor ve yakın gelecekte daha yüksek bir konuma ulaşsa bile, insanlığın karşı karşıya olduğu ortak zorlukların üstesinden gelmeye ve dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye yardımcı olacağına inandığı açık ve kapsayıcı olmaya devam edecek.
Çin geliştikçe ithalatının bileşiminin değişmesi ve Batı'nın kilit teknolojiler üzerindeki kıskacının yayılma etkisi göstermesi doğaldır. Çin'in ithalatı, ihtiyaçlarına dinamik bir yanıttır. Ne ekonomisinin zayıflığından ne de kapılarını kapatmasından kaynaklanmaktadır.