Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelikleri konusunda “evet” demeyeceğini açıkladığı konuşmasında üzerinde durduğu en önemli konu, bu iki ülkenin teröre verdiği destekti. Erdoğan, “Her iki ülkenin de terör örgütlerine karşı açık, net bir tavrı söz konusu değil. İsveç terör örgütlerinin kuluçka merkezi gibi.” dedi.
Kastedilenin yalnızca PKK-YPG gibi terör örgütleri olmadığı malum. Bu iki ülke yalnızca PKK terörüne değil, diğer terör faaliyetlerine de yoğun destek veriyor. Örneğin; Doğu Türkistan ayrılıkçılığı da İsveç ve Finlandiya tarafından önemli ölçüde destekleniyor.
KARA PROPAGANDA YALANLARI
İsveç, Çin’in Xinjiang-Uygur Özerk Bölgesi’nden gelerek sığınma talebinde bulunan Uygur Türklerine ve diğer Müslüman azınlıklara doğrudan mülteci statüsü veren bir ülke. Buna gerekçe olarak da “Xinjiang’daki din özgürlüğü kısıtlamalarının aşırı biçimde yaygınlaşması ve İslam dinini yaşamanın pratikte imkânsız hale gelmesi” gösteriliyor. İsveç aynı zamanda Çin’i “bölgede Uygurlara ve diğer Müslüman azınlıklara yönelik hak ihlallerine karşı hukukun üstünlüğüne tam saygı göstermeye” çağıran bir açıklamada da bulunmuştu. Açıklamada Xinjiang’da 1 milyondan fazla kişinin keyfi olarak gözaltına alınarak toplama kamplarına katıldığı, işkence, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele, zorla kısırlaştırma, cinsel şiddete maruz kaldıkları, çocukların ailelerinden zorla koparıldıkları iddia edilmiş, bilinen kara propaganda tekrar edilmişti.
İsveç’te “Uygur Maarif Derneği” adı altında örgütlü bulunan ayrılıkçılar, sık sık Çin aleyhtarı gösterilerde bulunuyor. Dernek üyeleri geçen yıl İsveç parlamentosu önünde çadır kurarak Çin’i protesto etmişti. Ülkedeki sağ-liberal kanadın temsilcisi Merkez Parti, Uygur ayrılıkçılığını destekleyen ve Çin aleyhtarı çalışmalarıyla dikkat çekiyor.
SANNA MARİN’İN AÇIKLAMASI
Finlandiya da İsveç’ten farksız değil. Finlandiya Başbakanı Sanna Marin 2021’deki bir mesajında uluslararası toplumu “Çin’in insan haklarını ayaklar altına alma ve azınlıkları ezme politikasına göz yummamaya” çağırmış, “Ticaret ve ekonomi, bu zulümleri görmezden gelmek için haklı gerekçe olamaz.” demişti. Marin, Çin’in Uygur kadınlara yönelik “toplu tecavüz, cinsel taciz ve işkencelerine yönelik” sözde tanıklıkları yayımlayan Finlandiya yayın kuruluşunun tweetlerini de paylaşmıştı.
Çin’in, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımları konusundaki tavrının Global Times’ta yayımlanan imzasız bir yazıda, “NATO’nun kuzeye doğru genişlemesi, Avrupa’yı yeni bir barut fıçısına dönüştürme riski taşıyor” şeklinde ifade edildiğini de belirtelim.
Tunca Arslan