Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, CRI Türk’te Tuğçe Akkaş’ın hazırlayıp sunduğu “Dünya Postası” programına konuk oldu ve Öğretmenlik Meslek Kanunu, 'Öğretmene Saygı' eylem takvimi ve eğitimcilerin sorunlarını değerlendirdi.
“AYRIŞMAYI DEĞİL SAYGIYI HAK EDİYORUZ”
Özbay’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“Bugün Büyük Taarruz’un yıl dönümü. Biz de Eğitim-İş örgütü olarak Kocatepe’deydik. 14 kilometrelik yolu örgütümüz ile birlikte yürüdük. Bu zaferin en kutlu gününde maalesef siyasi iradenin ve o konumdaki temsilcileri olan yerel yöneticilerin hiçbir hazırlık yapmadıklarını gördük.
Eğitim, bu ülkenin geleceğini ilgilendiren bir konu. Eğitimin de temel öznelerinden olan öğretmenlerden bahsediyoruz. Öğretmenlerin uzun zamandır özelliklede AKP iktidarı döneminde mesleki itibarına yapılan saygınlığın ekonomik olarak yoksulluk sınırın altında bırakılan ücretin artık açılık sınırına yaklaştığı bir dönemde yeni bir saygısızlığı hem öğretmeleri hem çocuklarımızı hem velilerimizi ayrıştıracak aslında eğitimi parçalayacak bir meslek kanununu ki, sözde meslek kanunu diye konuşmak zorunda kalıyoruz.
DÜNYADA “BAŞÖĞRETMEN” UNVANINA SAHİP TEK LİDER “ATATÜRK”
Dünyada ‘başöğretmen’ unvanına sahip tek liderin olduğu bir ülkedeyiz. ‘Başöğretmen’ unvanını taşıyan ve bize de bir öğretmen olarak yol gösteren Mustafa Kemal Atatürk’ün unvanına aslında cumhuriyetin değerlerini de sıradanlaştırmak anlamında bir saldırı var.
Bu kanunun başlangıç sürecine ve devamına baktığımızda hem usul açısından hem de esas açısından sıkıntılı. Çünkü talimatla yerine getirilmiştir. Saray’dan gelen bir talimatla alelacele bir kanun hazırlanmaya çalışılmıştır. Kanun toplam 12 maddeden oluşmaktadır. İçindeki yürürlülük ve atıf maddelerini çıkardığınızda öğretmenleri ilgilendiren yalnız 3-4 maddenin olduğunu görüyoruz. Bu maddelerin de öğretmenleri kategorize etmekten başka bir işe yaramadığını, ayrıştıracağını, öğretmenler odasındaki çalışma barışını bozacağını, öğrencileri ve velileri de ayrıştıracağını görüyoruz. Burada demokrasinin en temel öznesi olan ‘katılımcılık’ ilkesinin bu işin özneleri açısından da yok sayıldığını da görüyoruz.
“EN GÜR İTİRAZIN SÖZCÜSÜ EĞİTİM-İŞ”
Bu kanun AKP’nin eğitimdeki gericiliğinin yanında yarattığı ‘piyasacılık’ ortamına yeni bir pazar alanı oluşturacak. Veli okula gittiğinde zaten bir kafa karışıklığı yaşayacağı gibi liyakatsiz atanan yöneticiler açısından da yeni bir pazar alanı olarak da adeta velilerimizin önünde maalesef üzülerek söylüyorum eğitimi satıl alınabilir bir ürün haline getiren bu anlayışla ‘sen uzman bir öğretmen mi istiyorsun o zaman şu kadar para, başöğretmen mi istiyorsun şu kadar para’ gibi yeni bir alanında açılacağını görmek lazım.
Eğitim-İş sendikası bu sürece ilk başında bu yana en net karşı duruşu sergileyen sendika. Süreç daha yasalaşmadan önce eğitim bileşeni bütün sendikalara yazılı çağrı yaptık. Bu eğitimin geleceğini ilgilendiren çok önemli bir yasa gelin birlikte mücadele edelim ama bu çağrımıza beklediğimiz desteği alamadığımız gibi süreç içinde hızla ilerleyen bir kanun olduğunu gördük. Mecliste en net tepkiyi gösterdik. Öğretmene parmak sallandığı bir tabloda ‘Öğretmene parmak sallanmaz’ sözü ile yine öğretmenin mesleki onuruna en net şekilde sahip çıkan sendika olarak hem meclis tutanaklarına geçtik hem de tarihe not edildik.”